Grumman F-9F Panther modeli inşaatı ("Dahta"dan model jet yapımı )

Detay alabilir miyiz Evren hocam gyro neden gerekiyor ? Ben bir helici olarak çok severim gyroları, ayrı bir ilgimi çekti. :laugh:
Pilot için falan diye tahmin ediyorum ama bilemedim. Benim bildiğim delikanlı uçakçılar asla gyro kullanmaz kendi verir rudderını falan :lol: :lol:

:)

Gyro gerekmiyor açıkçası, ama ünitenin entegre gyrosu var, ve kullansan da kullanmasan da ilk kurulumda oryantasyon ve kontrol yüzeyi yönleri adımları var. Sonrasında 3 pozisyonlu bir anahtara bağlı olarak gyroyu kapalı tutmak yada iki farklı moddan birinde kullanmak mumkun arzu edersen.
Bu modlar:
1. ” rate” mode yani sizin eski “heading hold” olmayan gyrolarınız gibi sadece turbulansın ve darbeli ruzgarın etkilerini durdurmak için olan mod,

2. “Attitude assist standart” modu, bu bir miktar sizin heading holda benziyor, modeli belli bir açıda tutan ama sadece elevator ve ailerona hükmeden bir mod. İp gibi düzgün uçabilmek aynı zamanda da normal bir şekilde dönebilmek için kullanılan bir mod.

3. “ attitude assist all” modu, burda işin içine rudder da giriyor, yani ünite modeli düz tutmak için gerekirse rudderı da kullanıyor. Hani o showlarda izlediğiniz uçak ip gibi dümdüz uçarken çoooook yavaş tono atıyor ya, onu sağlıyor bir nevi, yada knife edge falan yaparken de işe yarıyir olsa gerek. Ama bu modda meydan turu atmaya kalkarsanız görüntü pek eğlenceli olabilir :)

4. “Torque roll” modu, bu sadece 3D ciler için, uçağı hover/torque roll hareketinde tutmaya yardım ediyor,

5. “Thrust vector” modu. Bu da eğer jette thrust vektor varsa onun kontrollerine yardimci olan mod.

Hatta bu meretin bir de opsiyonel gps’i var, gyronun “gain” ayarini gpsten gelen hiz verilerine gore otomatik degistirebiliyor, ama ben almadim bunu, çunku zaten şu aşamada gyro kullanmaya niyetim yok. ama gyro orda sonuçta ihtiyaç hissedersem kullanırım. Helicerden farklı olarak biz istersek yada istemezsek havada gyroyu kapatabiliyoruz ;D
 
Zamanında bir abime " Abi şu rudder'a bir gyro koyda ip gibi inip kalkarsın, perişan etme şu canım uçağı " dediğimde.
Bana " Evlat biz daha ölmedik, veririz icap ederse kendi rudder'ımızı :mad: " demişti. :)

Çok doğru söylemiş :) çok özel bazı modeller ve özel bazı amaçlar haricinde uçak gyro istemez, pilot verir gereken kumandayı. Sık sık gyro kullanmaya başlayan pilot helici gibi olur, gyro takılı olmayan şeyleri uçuramamaya başlar :D:D
 
Çok doğru söylemiş :) çok özel bazı modeller ve özel bazı amaçlar haricinde uçak gyro istemez, pilot verir gereken kumandayı. Sık sık gyro kullanmaya başlayan pilot helici gibi olur, gyro takılı olmayan şeyleri uçuramamaya başlar :D:D
Evet doğru söylüyordu bu bakış açısıyla fakat ne kadar enteresandır ki hiçbir zaman rudder kullandığına şahit olmadım bu abimin. Şahit olamadığım bir diğer şeyde o canım uçağın pistten kalkıp, piste inebilmesiydi mesela. :cry:
Yani gyro takmak ayıp birşeyde mustang'le her iniş kalkışta pistten çıkıp adeta buggy gibi off-road yapmak sorun değil öyle mi ? :rolleyes:

Ben bu tip konularda tutucu olamıyorum. Modele yakışan uçuşu kendi kabiliyetlerim ve yeteneğimle yapamıyorsam, o seyir zevkinden mahrum olmamak için gerekirse her eksene hiç düşünmeden gyro takarım, bundan da hiç gocunmam. Buda farklı bir bakış açısı galiba.... :laugh:

Bu arada bu powerbox ünitesine aşık oldum diyebilirim. :D
 
Son düzenleme:
Bir arkadaşımız 50 cc Lavochkin toplamıştı ESM modelin. Hatta iniş takımlarına hidrolik sistem uygulamıştı. Bu arkadaşımız her uçağına üç eksene gyro takar hatta imkan olsa throttle kanalına da takmak istediğini söylerdi. Maiden uçuşunda kalkışta aileron gyrosu yerinden çıktı. Neler olduğunu tahmin edebilirsiniz di mi...
Uçak yapı itibarıyla (bası özel türler hariç) stabil bir nesnedir. O nedenle gyro gerçekten de birçok durumda gereksiz. Türker'ciğim söylediğinde haklısın ama işin zevkli tarafı, uğraşıp didnerek o grçekçi uçuşu gyrosuz yapıncaya kadar uğraşmakta.
 
Ben de uçakta gyro olmasına karşıyım :)

Zaten sürekli aktif olarak bir komut verme durumu yok, uçağın süzülüşünü izleme, çay içme, el şakaları falan filan... Bir kalkış ve inişte bir de uçuş paterninin belli noktalarındaki yönlendirmelerde pilotun doğrudan müdahalesi var, oralarda da yardımcılar eklemeyelim :D
 
Zaten sürekli aktif olarak bir komut verme durumu yok, uçağın süzülüşünü izleme, çay içme, el şakaları falan filan..
Her uçak modelcisini etrafımızda sıkça gördüğümüz 2 zamanlı trainer ya da EPP uçuran modelcilerle karıştırmayalım derim ben :D
 
Gyro topuna hic girmeyecegim :)

Failsafe ile ilgili olarak, ozellikle Futaba alicilarimda tam olarak anlayamadigim bir durum var. Yani anlayamadigim derken ihtiyac hissetmedigim icin fazla uzerinde durmadigim... Cunku alicilardaki standart failsafe protokolu tam olarak benim istedigim seyi yapiyor, yani thr kanali gazi kesiyor ve diger butun kanallar bilinen son sinyal konumunda kaliyor. Bu birinci tip. Bu durumda helinin failsafe durumunda en son ne yapiyorsa onu yapmaya devam ederek (tabi gaz kapali olarak) tahmin edilebilir bir yol izleyerek dususunu seyredecegim anlamina geliyor.

İkinci tip failsafe ise, manuele gore; thr kanali haric her kanala onceden tanimlanmis bir failsafe pozisyonu tayin edilebilir. Bu moddayken failsafe’e giren alici gazi keser ve diger kanallari onceden ayarlanmis pozisyonlara alir.

Ama oyle olmuyor :D soyle ki, eger soz konusu hava araci direkt olarak alicidan kontrol edilmiyorsa, ornegin fbl unite, veya multirotor kontrol karti, veya buyuk ihtimalle powerbox gibi cihazlarin kendi iclerinde ayrica bir failsafe prosedurleri oluyor. Ornegin benim kullandigim fbl unite gaz kanalinda failsafe degerini gordugu anda diger herseyi oldugu gibi birakiyor, yani ben alicidan ikinci modu secmis olsam bile unite tarafinda ilk moddaymisim gibi oluyor. Ve gaz kanalinda her ne oluyorsa diger kanallardan daha cabuk oluyor. Ayni durum pixhawk’da da soz konusu. Hatta orada bir adim ileri gibi, zira failsafe ayariyla oynayarak alici failsafe’e girse bile pixhawk’in girmemesini saglamaya calistim, ancak basarili olamadim. Sbus uzerinden failsafe icin farkli bir sinyal gonderiliyor olabilir mi, emin degilim.

Kisaca powerbox’da, ustelik de iki alici varken isler nasil yurur, hic bilmiyorum ama kendi bildiklerimi (daha cok bilmediklerimi) anlatayim dedim. Denemelerde bol eglenceler :D
 
(Bu mesajı sabahın 8 inde yazmaya başladım, ama toplantılar vs derken siz benim yazabildiğimdan daha hızlı bir şekilde konuya mesaj eklediniz :lollol::lollol::lollol:)


OOooouuuuwwwwwwwwwww... Ne dediii... Evren seni ben bile kurtaramayabilirim! :p:D

Abi adamın geldiğini görüyordum, hazırlıklıydım :D akşam kalıba yatırdığım kumaşların kenarlarını traşlamak için jelleşmesini beklemek zorundaydım geç vakte kadar uyanıktım, forumdan bildirimler gelmeye başladı, Türker Akgün şu mesajı beğendi diye. Ama helal olsun adam her mesajı okudu gerçekten 40-45 dakika sürdü bu başlıkta ilk mesajı okumasıyla son mesaja ulaşması :lol:
Kısacası geldiğini görüyordum :coolxf: bu gyro meselesini dürteceğini de çok iyi biliyordum :saygilar:


Evet doğru söylüyordu bu bakış açısıyla fakat ne kadar enteresandır ki hiçbir zaman rudder kullandığına şahit olmadım bu abimin. Şahit olamadığım bir diğer şeyde o canım uçağın pistten kalkıp, piste inebilmesiydi mesela. :cry:
Yani gyro takmak ayıp birşeyde mustang'le her iniş kalkışta pistten çıkıp adeta buggy gibi off-road yapmak sorun değil öyle mi ? :rolleyes:

Ben bu tip konularda tutucu olamıyorum. Modele yakışan uçuşu kendi kabiliyetlerim ve yeteneğimle yapamıyorsam, o seyir zevkinden mahrum olmamak için gerekirse her eksene hiç düşünmeden gyro takarım, bundan da hiç gocunmam. Buda farklı bir bakış açısı galiba.... :laugh:

Bu arada bu powerbox ünitesine aşık oldum diyebilirim. :D

Abi şimdi bu söylediğinle olay başka bir boyuta gitti, ve senle aynı fikirdeyim. daha önceki mesajımda da belirttiğim gibi bazı özel uçaklarda gyro gerekli olabiliyor, gerekli demeyelim de faydalı diyelim. Mesela en tecrübeli adam bile bir Bf-109'un rudder eksenine gyro takarsa ve "abi napayım meret yerde düzgün gitmiyor ki başka türlü" derse haklısın derim :) ama mustang yerde kontrolü en kolay olan kuşlardan birisi. Mustang pistte durmuyorsa zaten ya iniş takımı/tekerlek geometrisinde ciddi bir sorun var demektir ya da tekerleklerden birisi sıkışmıştır falan. Ona gyro taksan ya servo ya gyro yanar zaten :D

Uçakta gyro kullanımına hepten karşı değilim, ama karşı olduğum şey insanların gerekli olan becerileri öğrenip, pratik yaparak mükemmelleştirmeye çalışmak yerinde doğrudan gyro ile işin "kolayına" kaçmak istemesi. Bu yaklaşımla o beceri ya hiç kazanılamıyor ya da zamanla kaybediliyor ve günün birinde ihtiyaç olduğunda da, tabirimi affedin, "apışıp kalınıyor"... (bkz. Sumer abinin verdiği örnek)

Bu arada bu powerbox ünitesine aşık oldum diyebilirim. :D

Zaten sen ve Mehmet Abi için aldım malumunuz :D

Uçak yapı itibarıyla (bası özel türler hariç) stabil bir nesnedir. O nedenle gyro gerçekten de birçok durumda gereksiz. Türker'ciğim söylediğinde haklısın ama işin zevkli tarafı, uğraşıp didnerek o grçekçi uçuşu gyrosuz yapıncaya kadar uğraşmakta.

işte bu benim de doğru olduğuna inandığım bakış açısı...

Buarada, Panther de gyro kullanmak gibi bir niyetim hiçbir zaman olmadı, niye gyrolu powerboxı aldın derseniz, gyrolu olduğu için almadım. Benim istediğim olmazsa olmaz özellikler çift SBUS alıcı kullanabilme ve iniş takımı kapağı "sequencer"ı olmasıydı. Bu özelliklerde 3 ürün var, birisi zaten gereksiz pahalı en üst seviye ürünleri adamların, geriye kalan iki seçenekte birinde gyro vardı diğerinde yoktu, fiyatları da hemen hemen aynıydı, ama esas karar vermeme etken olan şey ekranın birisinde üniteye sabit olması diğerinde harici olması oldu. Bu sayede ana üniteyi koyacağım yerler konusunda esneklik kazandım, tüm bu karar verme mekanizmasının içinde gyro da benim açımdan eşantiyon olarak geldi :)

Niyetim şu ki, uçağın ilk uçuşlarını gyro kapalı yapacağım. Zaten bu gyronun havada uçuş sırasında ayarlanması gereken bazı özellikleri de var, basit bir iş ama hiç tanımadığınız bir model için mantıklı değil. ne zaman ki uçağa alışırım hareketlerini tepkilerini vs öğrenirim o zaman gyroyu açıp ayarlarını da yaparım. Sonrasında özellikle darbeli rüzgarlı günlerde, iniş yaklaşması sırasında normal attitude assist modunu deneyebilirim/kullanabilirim. Eğer modelin rüzgar darbelerine karşı daha sabit durmasını sağlayacaksa, benim iş yükümü biraz olsun hafifletip, rüzgarın etkilerine karşı modeli düz tutmaya çalışıp bir nevi rüzgarla didişmek yerine daha çok alçalma/çökme hızıma konsantre olmama ve gerekli gaz ayarlamalarını yapmama olanak sağlayacaksa faydası olur.


Ben de uçakta gyro olmasına karşıyım :)

Zaten sürekli aktif olarak bir komut verme durumu yok, uçağın süzülüşünü izleme, çay içme, el şakaları falan filan... Bir kalkış ve inişte bir de uçuş paterninin belli noktalarındaki yönlendirmelerde pilotun doğrudan müdahalesi var, oralarda da yardımcılar eklemeyelim :D

:) biz bunu planörle yapıyorduk :) ama Panterle yapamam sanırım :D


Gyro topuna hic girmeyecegim :)

Failsafe ile ilgili olarak, ozellikle Futaba alicilarimda tam olarak anlayamadigim bir durum var. Yani anlayamadigim derken ihtiyac hissetmedigim icin fazla uzerinde durmadigim... Cunku alicilardaki standart failsafe protokolu tam olarak benim istedigim seyi yapiyor, yani thr kanali gazi kesiyor ve diger butun kanallar bilinen son sinyal konumunda kaliyor. Bu birinci tip. Bu durumda helinin failsafe durumunda en son ne yapiyorsa onu yapmaya devam ederek (tabi gaz kapali olarak) tahmin edilebilir bir yol izleyerek dususunu seyredecegim anlamina geliyor.

İkinci tip failsafe ise, manuele gore; thr kanali haric her kanala onceden tanimlanmis bir failsafe pozisyonu tayin edilebilir. Bu moddayken failsafe’e giren alici gazi keser ve diger kanallari onceden ayarlanmis pozisyonlara alir.

Ama oyle olmuyor :D soyle ki, eger soz konusu hava araci direkt olarak alicidan kontrol edilmiyorsa, ornegin fbl unite, veya multirotor kontrol karti, veya buyuk ihtimalle powerbox gibi cihazlarin kendi iclerinde ayrica bir failsafe prosedurleri oluyor. Ornegin benim kullandigim fbl unite gaz kanalinda failsafe degerini gordugu anda diger herseyi oldugu gibi birakiyor, yani ben alicidan ikinci modu secmis olsam bile unite tarafinda ilk moddaymisim gibi oluyor. Ve gaz kanalinda her ne oluyorsa diger kanallardan daha cabuk oluyor. Ayni durum pixhawk’da da soz konusu. Hatta orada bir adim ileri gibi, zira failsafe ayariyla oynayarak alici failsafe’e girse bile pixhawk’in girmemesini saglamaya calistim, ancak basarili olamadim. Sbus uzerinden failsafe icin farkli bir sinyal gonderiliyor olabilir mi, emin degilim.

Kisaca powerbox’da, ustelik de iki alici varken isler nasil yurur, hic bilmiyorum ama kendi bildiklerimi (daha cok bilmediklerimi) anlatayim dedim. Denemelerde bol eglenceler :D

Çok basit bir şeyi ne kadar da karmaşıklaştırmışsın :p Ama failsafe sonucunda olacak şeyi güzel özetlemişsin, failsafe denen şey modelin düşerken düz bir çizgi halinde gitmesini sağlamak, böylece çakılmayı daha kolay seyretme imkanı sağlamak, ve eğer model izleyicilerin üzerine doğru geliyorsa da tahmin edilebilir bir yörünge ile insanların kaçabilmesini sağlamak için vardır. Failsafe aslında "fail safely" yani güvenle çakıl, anlamındadır...
 
Dün akşam depo kalıbının ön kısmına kumaş yatırdım. Açıkçası gerken zaman tam olarak yoktu ve ben de aceleyle, bir nevi kalıbı denemek için, artık kumaşları falan kullanarak yamalı bohça misali yaptım.

Bu RESMİ görmek için izniniz yok. Giriş yap veya üye ol

Bu RESMİ görmek için izniniz yok. Giriş yap veya üye ol

Bu RESMİ görmek için izniniz yok. Giriş yap veya üye ol


Bugün eve dönünce kalıp açma işine girişeceğim bakalım ne olmuş ne bitmiş :)
 
Zaten sen ve Mehmet Abi için aldım malumunuz :D
Allah razı olsun Evren hocam %p :)
Buarada, Panther de gyro kullanmak gibi bir niyetim hiçbir zaman olmadı, niye gyrolu powerboxı aldın derseniz, gyrolu olduğu için almadım.
Niyetim şu ki, uçağın ilk uçuşlarını gyro kapalı yapacağım. Zaten bu gyronun havada uçuş sırasında ayarlanması gereken bazı özellikleri de var, basit bir iş ama hiç tanımadığınız bir model için mantıklı değil. ne zaman ki uçağa alışırım hareketlerini tepkilerini vs öğrenirim o zaman gyroyu açıp ayarlarını da yaparım. Sonrasında özellikle darbeli rüzgarlı günlerde, iniş yaklaşması sırasında normal attitude assist modunu deneyebilirim/kullanabilirim. Eğer modelin rüzgar darbelerine karşı daha sabit durmasını sağlayacaksa, benim iş yükümü biraz olsun hafifletip, rüzgarın etkilerine karşı modeli düz tutmaya çalışıp bir nevi rüzgarla didişmek yerine daha çok alçalma/çökme hızıma konsantre olmama ve gerekli gaz ayarlamalarını yapmama olanak sağlayacaksa faydası olur.
Kesinlikle yazdıklarına %100 katılıyorum. Modele iyice alıştıktan sonra açılır / kapanır şekilde bu özelliği bir test etmekte fayda var. Eğer güzel tepki verirse de elinin altında bulunması, hele ki zaten ünitenin içinde zaten gömülü ise, bence bir zararı olmaz :thumbup:
 
Kalıp açıldı parçamız sağ salim çıktı, kalıplar da bir miktar (beklenen) hasara uğradı ama kalıp yüzeyleri sapasağlam ve waxlanıp tekrar kullanılabilir halde :thumbup::thumbup::thumbup:

Bu RESMİ görmek için izniniz yok. Giriş yap veya üye ol


Bu RESMİ görmek için izniniz yok. Giriş yap veya üye ol


Kumaş yatırılmış daha kurumadan tras edilmiş bile :laugh:
Hocam aşamaları güzel foto çekeceğim diye atlamayalım lütfen , bilmeyen adam kumaş yatırmayı böyle pürüzsüz , taşmasız ve tertemiz falan oluyor zannedecek :thumbup:

Aaa sizinkile böyle tertemiz taşmasız yatmıyor mu :)

Şaka bir yana, aşamaları atlamıyorum, nasılsa bu konuda tam detaylı video serimiz olacak diye bu fotoğraf bile çekmeden zaten az olan vaktimi işe ayırıp yaptım. Malum bu depoya biraz acil ihtiyacım var, yaptım gitti :)

Kenarların traşlanması hikayesi de şu; temelde bu iş için iki seçenek var, ya bırakırsınız kurur tamamen, kalıptan çıktıktan sonra dremel vb bir aletle fazlalıkları kesersiniz, ya da kumaşları ıslattıktan sonra epoksinin jelleşmesini beklersiniz (genellikle kap ömrünün 1.5-2.5 katı kadar bir sürede oluşur bu), epoksi jelleşince keskin bir jiley yada maket bıçagıyla kalıbın kenarlarından dışa doğru hareketlerle kumaşın fazlalığı rahatlıkla traşlanabilir. Kulağa garip gelse de bu aşamada kumaşın kesilmesi tamamen kurumuş halinden de hiç epoksiye temas etmemiş temiz halinden de çok daha kolaydır :) bu ikinci yöntem özellike birbiriyle birleştirilmesi gereken kalıp/parça işleri için daha uygundur...