Geçmiş olsun hocam.
Neden bilmiyorum şimdiye kadarki simülatör deneyimimde rudder bana pek güven vermedi, bazı uçaklarda özellikle sık kullanıyorum ama bazen (özellikle yön karıştırdığımda, yeni olduğum için oluyor) rudder ile uçağı çaktığım oluyor. Yine de Sümer abinin tavsiyeleriyle elden geldiğince hakim olmaya çalışıyorum. Aileronsuz uçurmaya gelince, bana pek uymaz. Uçak öyle dizayn edilmişse belki denerim (simülatörde onu da beceremedim
) ama kasıtlı olarak salt rudder bence sakat iş.
Benim ilk uçağım bundan 21 sene önce kitten yapıp uçurduğum Robbe Charter modeliydi. Bildiğim kadarıyla bu trainer o zamanlar için dünyanın en çok satılmış trainer modeliydi ve tabiki aileronu yoktu
Sweepback Fin ve Rudder'ı ve bolca dihedrali vardı. Hatta polyhedral bile diyebilirim. Elbette salt rudder ile yapılan dönüşler aileronlar yapılanlar kadar çevik ve hızlı değil ama kesinlikle daha gerçekçi (yavaş ve yumuşak) ve daha planlama gerektiren bir dönüş tarzı (dönüşe başlama ile dönüşün bitişi arasında rudder'ın kademeli arttırılması, azaltılması ve ters komut). Ben böyle bir modelle uçuşlarıma başladığım için kendimi hep şanslı hissettim. Sadece rudder'ı olan bir modelle meydan turu atıp iniş yapmayı deneyin, irtifayı sabit tutarak mükemmel yatay çember (aynı noktada başlayıp biten) ve yatay sekiz çizmeyi deneyin, ne demek istediğimi o zaman anlayabilirsiniz.
Rüzgaraltı bacaktan, son yaklaşmaya yapılan o 180 derecelik dönüşü rudder kullanarak bir yandan irtifa kaybedip bir yandan da pisti hizalamaya çalışmak müthiş zor birşeydi mesela ama çok şey öğretti. Genelde tutturamayıp pas geçiyordum, bir yandan yakıtım bitiyordu, bazen denk geliyor iniyordum, bazen motorum stop ediyor daha büyük bir heyecan yaşıyordum. Herkese tavsiye ederim.
Emin değilim ama o zaman sanki Hezarfen'in pisti daha dardı ya da bana öyle geliyordu beceremeyince
Bu RESMİ görmek için izniniz yok. Giriş yap veya üye ol
Sümer abi rudder lobisi başkanıdır, ama o başkansa ben de başkan yardımcısıyım, hatta "öz rudder lobisi" başkanı bile olabilirim
Bir uçak pilotunun rudderın işlevine ve kullanımına hakim olması gerektiğine şiddetle inanırım. Malesef pek çok uçak hiç rudder kullanmadan da öyle veya böyle uçurulabildiği için genel olarak uçal pilotlarında bir sol el tembelliği başgösterir, hatta pek çoğunda daha eğitim sırasında, hiç kullanılmayan öylesine estetik bir kontrol yüzeyi halinde oturur beyine. Oysa ki öyle durumlar vardır ki modeli kurtaracak tek şey doğru kullanılan bir rudder olur... O yüzden rudder tembelliğine girmeyin derim...
Buarada, sadece rudder ile uçacak şekilde tasarlanan ve yapılan, aileronu olmayan 2 metre sınıfı yarışma planörlerimizle tonolar ters uçuşlar dahil olmak üzere hayli akrobatik uçuşlar da yapabiliyoruz, bunu da gözden çıkarmamak lazım.
Ha bir de, bolca dihedrali olan üstten kanatlı bir eğitim uçağıyla (ister 3 ister 4 kanallı) eğitim uçuşu yapan herkese tavsiyem bir sonraki uçağa geçmeden önce buuçakla ters olarak tam ve nizami bir meydan turu atabiliyor olduklarını görmek olur
Bunu yapabiliyorsanız yeterince pişmişsiniz demektir
Rudder lobisinin eşbaşkanlarıyız diyelim kavga çıkmasın
Rudder benim özüme işlemiş bir kere
Ben hala 2m RES uçururken hem sol stick'ten hem de sağ stick'ten komut veriyorum. Hatta bu komutlar bazen ters yönlü bile olabiliyor, yerine göre.
Son dediğine bir örnek vereyim. Uzun bir süre uçmayıp 2009'da tekrar uçuşlara başlarken Cap232 ile devam etmeyeyim dedim ve gidip MMY'den bir tane Phoenix Dolphin aldım. Bu uçak alttan kanatlı, yarı simetrik profilli, tail dragger, tatlı dihedralli spor bir modeldi. Tam elinin pası atmalık, tail dragger'a başlamalık bir modeldi. Elimin pasını attıktan sonra bu modelin canını çıkarttım. Ters, düz, çarpaz, yandan, ortadan her şekilde uçtum ve bunları artık pist üstünden 1-2 metre yükseklikte yapabildiğim hatta ters yüksek hücum açısıyla rüzgara karşı taakatli gelip hızlı bir tono atıp iniş yapıyordum. Tabi bunları yaparken model hiç çizik almadı değil ama benim tecrübe haneme de bir sürü çizik attı. O modelde piştikten sonra Cap232'i gibi uçurması zor, rudder'ı çok agresif bir uçağı keyifli ve güvenle uçurabilir hale gelmiştim.
Arkadaşlar, kalkış öncesi tüm hareketli yüzeyleri HIZLICA hareket ettirmek çok kötü bir alışkanlık. Bir an önce kurtulmaya çalışın.
Neden HIZLICA? Nereye yetişiyorsunuz?
Uçağa enerji verildiğinde ve motor çalıştıktan sonra, TÜM HAREKETLİ YÜZEYLER YAVAŞ VE SAKİN BİR ŞEKİLDE TÜM HAREKET ALANLARI BOYUNCA HAREKET ETTİRİLİRLER.
Burada amaç, uçağın sağının solunun oynadığını görmek değil, her komuta ilgili yüzeyin doğru yönde ve doğru miktarda cevap verdiğinden emin olmaktır.
Sümer abi çok doğru ve önemli bir noktaya değinmiş. Sahada çok kişi gördüm böyle. Hiç kontrol etmeden planörle kalkış yapıp uçağı açmamış olanları (planör olunca düşmüyor da meret, özgürlüğüne uçuyor), kontrol yüzeylerini hızlıca kontrol edip kalktıktan sonra çakılan ve kumandalar tersmiş diyeni
Buna ben de dahilim bu arada. Cap 232'imle uçtuğum bir günün akşamı ufak bir tamirat için aileron servosunu söküp takmıştım. Ertesi gün sahaya gittim, kalkış öncesi kontrol yüzeylerini kontrol ettim, kalktıktan hemen sonra soldan döneyim dedim, uçak sağa yattı, ben de daha çok sol aileron verdim, daha çok sağa yattı ve yerden 1 metre yükseklikte filan olduğum için kanat ucu yere sürtüp ters yere çakıldı. Bana daha büyük tamirat işi çıktı. Ben aileron servosunu söküp (ortadan tek servo, torque rod aileron bağlantıları) pushrod'ları kısaltıp servoyu 180 derece çevirip takmıştım. Tabi servoyu reserve yapmayı unuttum. Saha da da sağ yatış gerçekten sağ yatış mı diye kontrol etmedim. Ders oldu. O günden beri checklistim şu şekilde: sol-sol, sağ-sağ, up-up, down-down...