Şimdi biraz çene çalalım.
Bu uçağın nasıl olup da elime geçtiği ve sonrasını biraz anlatmak istiyorum. Ukalalık olarak almazsanız işin içinde alınacak ufak tefek dersler de olduğunu söylemeliyim.
Şimdi...
Bu uçağı bir arkadaşımız birkaç sene önce toplamış. Oldukça deneyimli başka bir arkadaşımız da iki ya da üç uçuş yapmış. O zamanlar toplayan arkadaşımız kendine güvenemeyip kenara koymuş. Daha sonra sağlam bir warbird deneyimi kazanmış olmasına rağmen bir türlü eli varıp da uçağı işler hale getirememiş.
Benim ısrarlarım sonucunda bir gün işe girişti yakın zamanda. Motor ve depoları söküp tüm yakıt aksamını değiştirdi. Uçağın genel kontrollerini yaptı. Sonra bir arkadaşımızın (motor ustası!) atölyesine buluşup motorları önce tek tek elden geçirip çalıştırdık. Sonra uçağa bağlayıp birlikte çalıştırdık. İki motorun yüksek devirde çıkardığı girişimli sesi tahmin edersiniz. Orada bittim ben. O an uçağa talip oldum. Arkadaşım da zaten bunu bekliyormuş!
Çok motorlu uçaklar çok çekiyor ilgimi. Bir C130 macerası yaşamıştık hatırlarsınız. O macera bana epeyce deneyim kazandırmıştı. Şimdi gerçek çok motorlu işine girmenin zamanıydı.
Çok motorlu uçakta en büyük sorun motor senkronizasyonu ve tek motorun stopu. O nedenle motorların hem kaliteli olması hem de iyi ayarlanması gerekiyor. Tabii yakıt sistemleri falan da kusursuz olmalı. Bu uçak bu koşulları tam olarak yerine getiriyordu. Umarım beni yalancı çıkarmaz havada.
Asıl olay şu: Zengin adamdan mal almayacaksın!
Uçağın sahibi olan arkadaşım uçağa Futaba'nın 14 kanal alıcısını koymuş!!! 14 kanal!!! Benim sistemim Hitec ve topu topu 9 kanalım var. Hani ufak tefek derslerden söz ettim ya işte oraya geldik.
Benim etrafımda gördüğüm birçok genç arkadaşımın böyle bir durumda doğrudan kumanda sistemini değiştirmeyi düşüneceğine inanıyorum. Halbuki "modelcilik" dediğimiz zaman beyin kapasitemizin zorlanarak çözüm üretilmesinin anlaşılması gerektiğini düşünüyorum.
Arkadaşım bu durumu farkedince önce üzüldü. Kendi uçurmadığı uçağı, hakkını verecek birinin uçurmasını çok istiyordu ama bu sorun çözülemez gibiydi. 14 kanal nireee 9 kanal nire...
Hayatta en kızdığım şeylerden birisi yağı bol bulunca...
Anladınız siz onu. Elde 14 kanal olunca aileronlar ayrı kanallara bağlanmış. TopFlite dört flap servosunu tek kanaldan çalışabilecek halde tasarlamışken burada iki kanal kullanılmış. Rudder ve burun tekeri ayrı kanallara konulmuş. Aydınlatma sistemi bir kanala alınmış. Üç gyronun açılıp kapatılması ve gain ayarları için de gitti mi üç kanal daha. İniş takımları ve fren için de birer kanal. İki gaz kanalının senkronizasyon ve hassas ayarı için gaz zaten iki kanal olmak zorunda. Tam "yoğurdun bolluğu" durumu kısaca.
Peki siz böyle bir durumda ne yaparsınız?
1- Yeni kumanda sistemi!?
2- İkinci bir kumanda kullanırım. Ana kumanda aileron, rudder, elevatör, gaz, flap ve belki gyro aktivasyonu işlevlerini hallederken bir co-pilot tarafından kullanılacak ikinci kumanda flap, iniş takımları, ışıklar gibi sistemleri kontrol edebilir.
3- Kullanılan kanal sayısı azaltılır.
* Aileronlar tek kanala alınır. (1)
* Elevatör zaten tek servo ve tek kanal. (1)
* Düzgün taxi için rudder ve ön tekerlek servosunun ayrı olması iyi olur. (2)
* Throttle zorunlu olarak (emin misin???) çift kanal. (2)
* Flaplar tek kanala bağlanır. Mekanik setup zaten toplayan arkadaşın hassas işçiliği nedeniyle milimetrik! (1)
* Işıklandırma iniş takımı kanalına alınır. Kapak zamanlayıcısı ve retract kontrolcüsünün yazılımları, ışıklar iniş takımları açıkken yanacak şekilde düzenlenir. (1)
* Frene de bir kanal ayrılır. (1)
Etti 9 kanal. Gyrolar gerçek pilota göre değil. Onlar güzelce sökülür ve kenara konulur.
İşte size 14 kanal zengin setup'ından 9 kanal fakir setup'ına geçiş.
Bitti mi? Tabii ki hayır. Akşam oturulur, kısa süre sonra DIY bölümünde paylaşılacak olan iki proje geliştirilir.
İlk proje şu:
Rudder ile burun tekeri kontrolünün ayrı ayrı trimlenebilmesi için burun tekeri servo hattına bağlanan minik bir modül. Üzerinde iki buton var. Tek kanaldan kontrol edilen iki servodan sadece birine subtrim ayarı yapmayı sağlıyor. Diyelim ki rudder düzgün ve havada trim gerektirmiyor ama uçak yerde bir tarafa çekiyor. Ne yapıyoruz? Kapağı açıp butonları tıklayarak burun tekerine istediğimiz pozisyonu veriyor ve düzgün taxi yapıyoruz. Bu şekilde bir kanalımız boşa çıkıyor.
İkinci proje:
Hani gaz servoları "zorunlu olarak" ayrı kanallarda olmalıydı ya. Hiç de değil. Her bir gaz servosu hattına minik birer modül takıyoruz. Bu modüllerin üzerinde iki adet çok turlu hassas potansiyometre var. Sistem tek kanala bağlı ve vericide kanal endpointleri (3. kanal) +/- %100 olarak ayarlı. Biz her bir modül üzerindeki potansiyometreler ile rölanti tarafını ve tam gaz tarafını ayrı ayrı ayarlıyoruz. Bu şekilde iki motorun senkron çalışmasını sağlamış oluyoruz. Ne oldu? Bir kanal daha boşa çıktı.
Ben hemen Optima 9'u söküp bu devasa uçağa bir Optima 7 takayım gidip...