Helikoptercinin tükenmişlik sendromu

Helikoptercinin tükenmişlik sendromu

Her helikopterci gibi bana da oluyor böyle şeyler, ancak ben hiçbir durumda kumandayı satmayı düşünmem,
kumandayla simulatör takılırım diye,
bazen değerinin çok altında ilana koyuyorum bazı şeyleri soran bile olmuyor, hediye ediyorum bazılarını, önemli olan ne ile mutlu olduğumuz,

Ben bu hobiyi çok seviyorum,hangi formatta yaparım bilemiyorum ama uzun yıllar daha yapacağımı düşünüyorum, tabi ki imkanlar elverdiğince. Gün gelir depron uçak bile ağır gelir, o zaman herşeyi satar, hobi olarak kitap okurum :-\
 
Helikoptercinin tükenmişlik sendromu

Bu fırtına sabaha kadar dinmezse , tükenmişlik sendromum , beni tüketecek arkadaşlar ... ;D
 
Helikoptercinin tükenmişlik sendromu

Benim biricik v931'im var, mutluyum onunla. Ne tükenmişlik bilirim ne de ona benzer birşey. Çoğu zaman sırt çantamda oluyor ve günü ders kitaplarımın arasında geçirip, benimle beraber bitiriyor. Ders arasında, sınav sonrasında, öğle arasında, evin boş odasında ne zaman istesem uçuruyorum. Allah'a şükür bir kırım olsa ve ıskartaya çıksa bile yenisini alacak bütçemde oluyor. Var mı 700'lüklerle, 600 hatta 450'likle uçanların bu imkanı? :lol: İnsan daha ne ister ki? :saygilar:
 
Helikoptercinin tükenmişlik sendromu

70'li yılların başlarında lastikli modeller ile bu hobiye başladığımda, rahmetli annem "bunlara bu kadar para verilir mi?" der dururdu. Ben de saklı gizli alır, uygun bir ortamda ortaya çıkarır, yapardım. 78'de mekan sıkıntısı nedeniyle bıraktım. Zaten üniversitede ilgisiz bir dala başlamıştım (İktisat). 2000'de zaman dışında imkanlar oluşunca, içimdeki virüs tekrar uyandı. Şimdi de hanım annemin sorusunun değişik şeklini "kaç para verdin buna?" diye sorar. Şimdiye kadar "iyi uçuşlar!" dediği de vaki değildir. Yıllarca yalnız yaşadım ve "o zamanları niye boşa harcadım?" diye düşünürüm. Çalıştığım yıllarda işin maddi ve mekan kısmı daha kolaydı. Ama zaman kısmı sıkıntılıydı. Tam uçuş zamanı yaz günü hafta sonu fabrikada iş çıkar, sabah arabayı doldurur gider, ancak akşama doğru güç bela uçuşa gidebilirdim. Şimdi ise zaman ve mekan nispeten daha uygun, ama maddi kısmında biraz daha sorumlu hareket etmek gerekiyor. Bazen kendi kendime "bu işte bir terslik var" derim. Çünkü biri olursa diğeri olmuyor.

Öte yandan, uçuş alanı ayrı bir dert. Yıllardır debeleniyoruz İzmit civarında düzenli bir uçuş alanı için, maalesef olanın bile sanırım bir kaç yıllık ömrü kaldı. Hava durumuna bak, çocukların okulu dersleri, misafir mi gelecek, biz mi gideceğiz, hastalık mı, sağlık mı, her şeyi ayarlarsın gidersin, sahada karşılaştığın şeyler... Malum, zaman zaman ortaya çıkan "mor koyunlar".

Bazan ben de kendi kendime, "Vazgeç şu işlerle uğraşmaktan! Boşalt atölyeyi, sat sav." diyorum. Niye sanki ben de herkes gibi oturup futbol seyretmiyorum? Bazan gerçekten kendimi çok yorgun hissediyorum. Ama olmuyor, yerine bir şey koyamıyorum işte. Kendimi bir kahvede kağıt oynarken düşünemiyorum. Her şeye rağmen, bir vida sıkmak, uçamasam bile bir araya gelip iki çift laf etmek bile keyifli geliyor. Hatta bugünkü gibi gidip soğukta çamurların içinde ayakta muhabbet bile!...

Düzeltme: Başlığa dikkat etmemişim, ben uçakçıyım! Uygun görmezseniz, silebilirim!
 
Helikoptercinin tükenmişlik sendromu

Aslında söylenecek çok söz var ama kısaca,

Marka, sınıf farketmeksizin iyi baktığınız bir modeliniz olsun uçun, keyif alın ve paylaşın. :) İşte hepsi bu kadar. :thumbup:
 
Helikoptercinin tükenmişlik sendromu

Benim yaşım belli, ne olursa olsun şimdiden emekliliğimi hayal etmekle meşgulüm bedenim genç belki ama ruhum yaşlı. Zaten karakter olarakta rahat, zorla gelemeyen, keyfi yaşayan biriyim. 1,5 yaşından itibaren kreş, anasınıfı, ilkokul, ortaokul, lise, üniversite eğitimleri bile beni bi hayli yordu. Önümdeki yılların bana getireceği yükleri bile hayal edemiyorum. Oysa çeşit çeşit alet edevatın içinde bulunduğu, ağır ve hantal uçuş çantasını kilometrelerce taşır, yorulmadan sıkılmadan her eziyetiyle modelleri kabul edebileceğim zannıyla devam ediyorum yaşamıma. Ben bu hobiyi emeklilikte bir umut olarak görüyorum. Belki küçük bir atölyede, belki büyük bir hobi mağazasında ardımdan gelenlere yardım için çabalayacağım günlerin hayaliyle aldığım nefesleri tüketiyorum. Ben bu amaçlarla yaşıyorum. Bu hobi diğer hobilerimde olduğu gibi beni ayakta tutan bir baston gibi. Bu hobilerim olmasa bu yaşta çöker kalırdım. O nedenle bu tarz sendromlarda farklı bir bakış açısına sahip olmak lazım. Oysa hobiden sıkılabilir farklı keyifler arayabiliriz. Bunun ise bir tükenmiş sendromu sayılması bana göre hatadır. Modeller artık bize keyif vermeyebilir. Buda tükenmişlik sendromu değildir bence. Çünkü tükenmek ağır bir kelimedir. Bu kadar basit ifade edilebileceğini sanmıyorum.


Sent from my iPhone using Tapatalk
 
Helikoptercinin tükenmişlik sendromu

Tükenen birşey yok aslında...

Sadece çeşitli aktivitelerden aldığımız zevkler kişiden kişiye değişiyor. Emre abiyi son birkaç yıldır tanırım, hobi anlamında daha da iyi tanırım. Bu süreçte karda kışta, çamurun içinde, haftasonları, kimi zaman haftaiçi iş çıkışları soluğu arazide aldık. İlk 700 hoverında birlikteydik... Bir dönem mikrolara sardık... Sonra 450 tipindekileri elden çıkarıp daha büyük modellere gözümüzü diktik... İlk zamanlar onları havaya kaldırmak, hoverda tutmak bile bir heyecandı, yarattıkları gürültü muazzamdı. Modeller değişti durdu, değişmeyen tek şey değişimdi :) Trex700 ü vardı, çeşitli klon 450 leri vardı... Sonra gaui x3 e geçti klonlardan vazgeçip... Sonra birkaç tane x5 i oldu :laugh: Trex700 den Gaui x7 ye geçiş yaptı (ki kendisi hala filoda)... Arada mikrolar oldu, önceleri SuperCP, sonra bir ara v977 si oldu ama onunla çok uçmadı, Blade 130x edindi... Bir dönem traxxas slash takıldık... Bir ara da Quad topladı. Sonra sonra da bütün mini, mikro, quad, vs vazgeçip sadece x7 ye odaklandı. Low rpm ilgilendi, Logo690sx aldı... Goblin 700 eline geçti sonra... Daha önce bir ara beyaz kanopili goblin istiyordu, takasta uygun ortam oluşunca orange edinmiş oldu. Ama hatırlarım, beyaz muhabbeti olmadan önce de en beğendiği kanopi orange idi.

Taşıma çantası ile ilgili projeleri oldu, şarj sistemi ile ilgili çalışmaları oldu. Atölye düzeni ile ilgili de sürekli bir uğraşı halinde... Arduino konusuna ilgili, küçük işlevsel aygıtlar yapıyor. Bu aralar forumda konusu olan pratik cnc tezgah hakkında önceleri de kafasında vardı fikirler. Şimdi bunları hayata geçirme gayretinde...

Çok araziye çıktık, çok birlikte zaman geçirdik... Uzun yollara, büyük buluşmalara gittik. Gördüğüm en yetenekli pilot değildi. Araziye çıkmak, uçuş yapmak konusunda gördüğüm en hevesli insan da değildi. Ama okumayı, araştırmayı severdi. Paylaşmayı severdi... Montaj konusunda, çalışmalarındaki detaylara verilen önem ve titizlik konusunda tanıdığım en iyi insanlardan biridir. Birçokları üniteye ayar yapmaktan üşenir, daha kumandasını bile tanımaz; o ise elindeki ekipmanı yakından tanır, eksiği varsa araştırır öğrenir. Ben mesela lehim yapmayı hiç sevmem, güzel de yapamam. O bu konuda tanıdığım en yetenekli insandır. Küçücük bir karta ufacık bir damladan, en ağır en sıcaklarına kadar, üşenmeden zevkle yapar.

Bir zamanlar trexi vardı, gaui edindi çok sevdi... Sonra ilk göz ağrısı goblini de oldu... Şimdi hiçbirine o kadar bağlı değil. Bundan sonra tek modele düşecek ve diyelim ki o model XXX modeli olacak. Onu da araştırma safhasında, montaj ve ayar safhasında, maiden safhasında çok sevecek, sonra aslında o kadar da sevmeyecek :) Bardağa dolu tarafından bakarsak, yine de tek modeli olacak ve gerek yatırım olarak, gerek uğraşma taşıma bakım yapma vesaire konularında daha az yoracak.

Uzun lafın kısası, başta da dediğim tükenen birşey yok, hayat herkes için olduğu gibi Emre abi için de devam ediyor aynı şekilde... Bu aralar elinde fazlaca model, ekipman birikti. Buna bir düzen gerekiyordu, onu yapıyor şu anda. Bundan sonra da daha fazla zevk aldığı şeylere daha çok, daha az zevk aldığı şeylere daha az zaman ayırarak devam edecek, yine hepimizin yaptığı gibi... Olaya Emre Kaman ve hobi penceresinden baktığımda benim gözlemlerim böyledir, arz ederim :saygilar:
 
Helikoptercinin tükenmişlik sendromu

Hatırı sayılır bir süre geçirenlerdenim bu hobide. Tüm arkadaşlarımın bahsettiği benzer duygulara kapıldığım dönemler oldu. Hatta epey bir süre ara vermişliğim bile var.

Ben kendi adıma hobideki temel motivasyon kaynağımın keyif alarak uçmak olduğunu gördüm. Almak, yapmak, ayarlamak, uğraşmak.... işin mutfak tarafı da elbette keyifli ama uçuşla sonuçlanmadığında benim için yeterli olmuyor. Kendi adıma modelimle uçuş sürem hobiye ayırdığım toplam sürenin %25'inden daha az olduğunda isteksizleşiyorum. :rolleyes:

Özetle en çok neden keyif alıyorsak o tarafa yakın kaldığımız sürece hobimiz bizimle kalacaktır bence. :RCKolik:

Öyle de yapmak lazım çünkü hobi maddi, manevi sanıldığı gibi kolay edinilebilen birşey değildir. Sinemaya gitmek hariç. :lollol:
 
Helikoptercinin tükenmişlik sendromu

Türker Akgün' Alıntı:
..... Sinemaya gitmek hariç. :lollol:
Spiker vatandaşa sorar : "Hobileriniz var mı, paylaşır mısınız ?" Vatandaş cevap verir : "Sinemaya gitmek....." :lollol: :lol: :lol:
 
Helikoptercinin tükenmişlik sendromu

Mehmet Kucuksari' Alıntı:
Spiker vatandaşa sorar : "Hobileriniz var mı, paylaşır mısınız ?" Vatandaş cevap verir : "Sinemaya gitmek....." :lollol: :lol: :lol:
Bana sorsaydı herhalde ne sen sor ne ben söyliyeyim derdim.
 
Helikoptercinin tükenmişlik sendromu

Konu bir çok açıdan ilerliyor, hobinin arka planına çok güzel ışık tutuyor bence. Çok güzel noktalara değinildi. :)

İlk gün arayıp "n'ooluyor olm" diyen abilerime ve arkadaşlarıma da anlattığım gibi aslında tükenen bişey yok. İlker abi durumu çok güzel analiz edip çok ince bir mizahla "tükenmişlik sendromu" başlığını seçmiş, biraz fazla ciddiye alındı ama :D

Benim mevzunun temelinde şu var. Filo kurmak çok keyifli, ancak benim gibi 6. katta oturup yılda 20 kere sahaya çıkan adamın yapacağı iş değil. Örnek olarak, modeli garajda ayarlayıp, hemen garajın önünde test edebiliyor olsam, yada şehrimde güzel bir kulüp olsa, modellerim hangarda dursa, ben yanımda kumandamla kulübe gidip bugün ne uçursam diye düşünsem belki 10 tane model alırım. (Sonra hatun beni boşar...)

Üç tane 700 var. Üçünü de hemen hemen aynı zamanda topladım, Gaui daha eski ama onu da nerdeyse komple söktüm topladım. Ardından ayar, ardından masada titreşim testleri. Biri bitiyor, biri başlıyor. Sıra geldi sahaya çıkmaya, ama nasıl çıkılacak? Bir süre üç heliyi birden taşıyacak tekerli bir düzenek planladım, çok güzel dizaynlar çıkardım. Ancak biri asansöre sığmıyor, asansöre sığan arabaya sığmıyor, arabaya sığan kullanışlı olmuyor... Günlerden pazar oluyor, sahaya çıkalım diyoruz, ben önce Gobiyi mi alayım Gauiyi mi diye düşünüyorum, sonra seçemeyip ikisini de alayım diyorum, sonra Logo ordan gözümün elifine bakıyor, sonra üçünü birden alayım diyorum. Üç heli, kumanda, saha ekipmanı derken evden arabaya ve dönüşte arabadan eve taşımam en az 40-45 dk, en az 5 "uçuyor mu bu" muhabbeti. Sonra gözümde büyüyor ve ben bu hafta gelmeyim diyorum bizimkilere. Böyle böyle 2-3 hafta geçti. Gördüm ki, modeller arasında kaybolup, uçacağım varsa da uçamıyorum.

Eşimle bir hayalimiz var, şehir dışında yer seviyesinde bir ev, köpekler, bahçede domates biber falan ekilecek :D O eve taşınabilirsek birgün, ben de renk renk model toplayacağım :D Ama o zamana kadar her an uçmaya hazır tek modelim olsun, hazır bir çantam olsun, bir elime modeli, bir elime çantayı alıp çıkayım diyorum.

İşin özeti budur. Modeller arasında hakkaten seçim yapamadım, o yüzden üçü de ilanda. Madem böyle bir işe girdim, kumandam da gönlümdeki olsun dedim, kumanda o yüzden ilanda. Satılırsa 18sz alacağım. Satılmazsa fazla fazla yetiyor zaten 8fg. Şarj aleti, piller, bir modellik elektronik zaten kendime ayırmış bulunuyorum. Eğer kesin karar verebilirsem modellerden birini de satıştan çekeceğim, toplayıp uçacağım :)
 
Helikoptercinin tükenmişlik sendromu

Emre Kaman' Alıntı:
Konu bir çok açıdan ilerliyor, hobinin arka planına çok güzel ışık tutuyor bence. Çok güzel noktalara değinildi. :)
....

bence en iyisini yapıyorsun, belkide benim bıkmama sebebim tek başıma bir elimde kumanda çantası ve pilleri bir elimde 450L yi alıp 8. kattan inip arabaya binmem 2 km gidersem uçuş alanı 5-6 km gidersem çok büyük güzel bir mera dönümlerce ayrık otu, şu kış aylarında dahi toprağı hep sert arabayla girebiliyorum aynen eskişehirin uçuş alanı gibi hiç ayağıma çamur değmiyor desem yeridir, bazen düşünüyorum da bende bu konularda çok şanslıyım.
 
Helikoptercinin tükenmişlik sendromu

Emre Kaman' Alıntı:
... O eve taşınabilirsek birgün, ben de renk renk model toplayacağım :D

Emre, ben de yıllarca "bir emekli olayım, o zaman..." diyerek yaşadım. Ama pek öyle olmuyor. Her şeyinizi ölümüne bir iş için ayırmayın, ama hayallerinizi de çok ertelemeyin!...

Mustafa Çoban.' Alıntı:
bence en iyisini yapıyorsun, belkide benim bıkmama sebebim tek başıma bir elimde kumanda çantası ve pilleri bir elimde 450L yi alıp 8. kattan inip arabaya binmem 2 km gidersem uçuş alanı 5-6 km gidersem çok büyük güzel bir mera dönümlerce ayrık otu, şu kış aylarında dahi toprağı hep sert arabayla girebiliyorum aynen eskişehirin uçuş alanı gibi hiç ayağıma çamur değmiyor desem yeridir, bazen düşünüyorum da bende bu konularda çok şanslıyım.

Mustafa, sizin oralarda "erazi"nin dönümü kaçtan gidiyor? Hani diyorum ... :)
 
Helikoptercinin tükenmişlik sendromu

Omer Erkan' Alıntı:
Emre, ben de yıllarca "bir emekli olayım, o zaman..." diyerek yaşadım. Ama pek öyle olmuyor. Her şeyinizi ölümüne bir iş için ayırmayın, ama hayallerinizi de çok ertelemeyin!...

Mustafa, sizin oralarda "erazi"nin dönümü kaçtan gidiyor? Hani diyorum ... :)
Abi uctugum yere çilingir çatır derler yakın yerinde 10-20 bin lira arasında alabilirsiniz 2 dönüm yer alsan abi bahçede ekersin Ceyhan nehri yanında su bol bir ev yapsan kendince 80-90 bin lira varsa seni Elbistan li yaparız abi sabah üç akşam uc hava Atatürk Hava Alanı kadar arazi var düz ve Çayırlı.

SM-G900F cihazımdan gönderildi
 
Helikoptercinin tükenmişlik sendromu

Minumum iki model , maximum iki model iyidir. :halay:

Kendi tecrübelerime göre üç modelim olduğu zaman her zaman sıkılıp tek modele düşürdüm. :laugh: Çünkü masa başında ayırdığınız vakit artıyor ve bir çok modeli uçuşa hazır halde tutmak gerçekten zor. Bazen modellere ait kritik bilgileri unutabiliyorsunuz.(Ayar, mekanik konular hakkında.)


Çoğu zaman ise tek modelim oldu ama yaşadığım sorunlarda keşke bir modelim daha olsa parça beklerken uçuş yapabilirdim dedim. :)


O yüzden bence iki model iyidir. :) Özelikle birisi yakıtlı, diğeri elektrikli olursa gayet keyifli oluyor.

Örnek,

Uçuşa gideceksiniz ikisinide götürmek istiyorsunuz , bir yandanda kim taşıyacak diyorsunuz ? ;D

-Ama yakıtınız yok, o yüzden arkada kalan yakıtlı modeliniz için üzülmüyorsunuz. :)
-Aslında hava güzelmiş ama şimdi onca pili kim basacak diyorsunuz. Yakıtlı modeli alıp çıkıyorsunuz. :laugh: