Ödüllü mini yarışma! Mahallenin delisinin sıradaki procesini (uçak) tahmin etmece :)

[Üye silindi 8682]

Teklif var ısrar yok

Söylersem kopya vermiş olurdum...?

 

[Ahmet ATICI]

Ben 20.00' da verilecek ipucunu bekliyordum.
Ne olacak şimdi boşu boşuna bekledim.

 

[Deniz Tanrıverdi]

Tebrikler abi

Ne yalan söyleyeyim yarışmanın henüz ilk saatlerinde doğru tahminin geleceğini bekliyordum, zira dediğin gibi sıklıkla dile getiririm, ama kafa karıştırma kampanyam da işe yaramış demekki ?

Her durumda, biraz gecikmeli de olsa ilk gün içinde doğru cevap gelmesi sevindirdi beni

Evet, yeni proce bu, aslında epey uzun soluklu bir proce olacak, toplamda 2-3 yıla yayılacak bir proje, zira sıfırdan ve gerçek uçağın tüm hatlarına sadık kalınarak benim tasarlayacağım bir (aslında iki) model olacak. Proce kapsamında uçağın bazı orjinal fabrika çizimleri dahil olmak üzere epey bir dökümantasyon topladım. İlk model 1/7.5 ölçeğinde ve EDF’li olacak, bir nevi prototip gibi düşünüyorum, esas model olan ikinci model ise 1/6 ölçeğinde (2.1 m kanat açıklıklı) ve bir çift gaz türbini ile uçacak şekilde tasarlanıp imal edilecek. Özellikle büyük modelde türbin ve elektronikler dışında hazır ticari ürün kullanmamak gibi bir planım var, yani iniş takımlarının da sıfırdan benim tarafımdan tasarlanması ve imalatları da buna dahil. Elde fabrika çizimlerinin olması bu konuda epey cesaretlendiriyor beni...

Yakınlarda procenin kendi başlığını açar detayları da orada veririm.

Herkese ilgisi için teşekkürler

Adam 2-3 yıl dedi ya....
İşin yoksa bekle şimdi.... ?

 

[Deniz Tanrıverdi]

Evet, burada varmış:

Bu LİNKİ görmek için izniniz yok. Giriş yap veya üye ol

Sayılmaz, tekrar edelim.

Geri dönüp uğraşıp arayıp bulmuşsun ya, helal olsun! Bir de deli derler bazılarına ?

 

[Deniz Tanrıverdi]

Ben 20.00' da verilecek ipucunu bekliyordum.
Ne olacak şimdi boşu boşuna bekledim.

Ya ben ne yapayım? 2-3 yıl procenin bitmesini bekleyeceğim...

 

[Deniz Tanrıverdi]

Ç

Deniz bey nasıl bildi, hayret!

Çok dikkatliyimdir!

 

[Mehmet Kucuksari]

Evet, yeni proce bu, aslında epey uzun soluklu bir proce olacak, toplamda 2-3 yıla yayılacak bir proje, zira sıfırdan ve gerçek uçağın tüm hatlarına sadık kalınarak benim tasarlayacağım bir (aslında iki) model olacak. Proce kapsamında uçağın bazı orjinal fabrika çizimleri dahil olmak üzere epey bir dökümantasyon topladım. İlk model 1/7.5 ölçeğinde ve EDF’li olacak, bir nevi prototip gibi düşünüyorum, esas model olan ikinci model ise 1/6 ölçeğinde (2.1 m kanat açıklıklı) ve bir çift gaz türbini ile uçacak şekilde tasarlanıp imal edilecek. Özellikle büyük modelde türbin ve elektronikler dışında hazır ticari ürün kullanmamak gibi bir planım var, yani iniş takımlarının da sıfırdan benim tarafımdan tasarlanması ve imalatları da buna dahil. Elde fabrika çizimlerinin olması bu konuda epey cesaretlendiriyor beni...

Vay projeye bak Hem de çift türbin motor Çok şey öğrenip, epey uzun süre eğleneceğiz belli oldu

 

[Levent Suberk]

Geri dönüp uğraşıp arayıp bulmuşsun ya, helal olsun! Bir de deli derler bazılarına ?

Aman, estağfurullah.

 

[Sumer Yamaner]

Hahahaaaa çok güldüümmm... Hadi hayırlısı bakalım.
Elime düşecek... Bir türbin stopunda uçağı toparlamaya yarayacak acil durum modülümüz her ne kadar henüz görücüye çıkmamış olsa da laboratuvarlarımızda hazır bekliyor. Muhtemelen önce bir airliner'da kullanılacak. Messerschmitt ortaya çıkana kadar geçecek 5.5 sene içinde de tamamen olgunlaşmış olacak.

 

[Deniz Tanrıverdi]

İlki EDF olur. Büyük olan türbinli olur ancak. O da 13 sene sonra.

 

[Ömer Erkan]

Ya ben ne yapayım? 2-3 yıl procenin bitmesini bekleyeceğim...

Deniz bey, tebrik ederim!
Yarışmadan bi şey anlamadık. ama proce... Ölme eşşeğim ölme, yaz gelsin de yonca vereyim!

 

[Özgür Evren Varol]

Ödül sahibi ile Hezarfendeki “warbird” etkinliğinde sohbet ettiğimizde maketi bitirmemi istediği özel bir renk şemasının olup olmadığını sormuştum, Deniz de bana “senin RC model için kafandaki ne ise plastik maket de aynısı olsun” demişti. Açıkçası RC Me-262 için yola çıkarken kafamda özel bir renk şeması yoktu, ama muhtemelen Adolf Galland’ın tayyarelerinden birisini yaparım diye düşünüyordum, Deniz’e de bunu söylemiştim. O zamandan bu yana daha yoğun bir şekilde modellemek istediğim özel uçak üzerine de düşünür oldum ve sonunda kararımı verdim!

Daha önce panther plastik maketlerin başlığında “Higher Call” isimli kitaptan bahsetmiştim ve kısaca özetlemiştim. Hatırlamayan veya bilmeyenler için o mesaj aşağıdaki bağlantıda:

Bu LİNKİ görmek için izniniz yok. Giriş yap veya üye ol

Geçen yaz kitabı okudum ve çok etkilendim, hikaye zaten etkileyici malum ama kitapta her iki taraftaki pilotların da hayatlarına detaylı bir şekilde girip bu olay haricinde yaşadıklarına da uzanınca daha derin etkiler yapıyor. Kitap sonrasında Franz Stigler hakkında da ne bulabildiysem okudum. Me-262 için renk şeması araştırırken de Stigler ve Galland arasındaki ilginç bir hikayeye denk gelince kesin karar vermiş oldum, model Teğmen Franz Stigler’in uçurduğu Me-262 olacak.

Bahsettiğim hikayenin özeti de şu; Kitapta da zaten kısmen bu hikayeye yer verilmiş ama bazı detaylarına da Stigler ile yapılan söyleşi kayıtlarından ulaştım.

Adolf Galland savaşın sonuna doğru avcı kuvvetleri komutanlığı görevinden kovulduktan sonra bir şekilde kendi özel “jet avcı” filosunu (JV44) kurma iznini alınca bildiği tanıdığı tecrübeli “usta” avcı pilotlarına filosuna katılmak için davetiyeler yolluyor. Şubat 1945’te de doğrudan Stigleri arayıp onu da davet ediyor. Ama davetinde bir de şart var, “kendi Me-262’ni bul ve yanında getir!” Stigler Galland’a duyduğu saygı ile (ve tabii ki farklı uçaklarla uçma tutkusunun yanısıra o anda dünyadaki en gelişmiş uçakla uçma fırsatının da cazibesiyle) daveti hiç düşünmeden kabul ediyor ve Me-262’lerin üretildiği Leipheim fabrikasına gidiyor. Fabrika müdürüne durumu anlatıp bir uçak istiyor fabrika müdürünün henüz JV44’ten haberi bile yok ama daha o sabah fabrika hava bombardımanına yakalanmış, bombalamaların arkasının geleceği de aşikar, “yerde yok edileceğine bu adama veririm” diye düşünüp Stiglere gıcır gıcır bir Me-262 veriyor

Stigler uçağı teslim alıp JV-44 üssüne uçuyor ve filonun 3. “As” pilotu olarak katılıyor. JV-44 te aslında pilotlara tahsis edilmiş özel bir uçağı kullanmak diye bir durum yok, pilotlar o an hangi uçak boştaysa ve uçar durumdaysa onu alıp uçuyorlar, ama bir istisna var, o da Stigler’in uçağı, o uçakla (Beyaz 3) sadece Stigler uçuyor, arada sırada Galland’ın da “rütbesini kullanarak” bu uçağı aldığını gülerek anlatıyor Stigler savaşın bitmesine günler kala nasıl oluyorsa filoya yeni katılan bir pilot bir şekilde Stigleri uçağını almaya ikna ediyor, ve bu uçakla kalkar kalkmaz bir sorun yaşayıp düşüyor, uçak tamamen kaybedilirken pilot da yanına gelen Stigler’in kollarında son nefesini veriyor...

 

[M. Ozan ÖZALTUNOĞLU]

Gözümden kaçmasına ve geç görmeme çok sinirlendim. Ama harika bir konu paylaşımı olmuş, bir solukta okudum. Elinize sağlık...
Bir şey takıldı aklıma sormak isterim. Stigler'in kullandığı uçağın standart Me-262'lerden farklı bir yanı-özelliği var mı? Gerçi Almanların uçağı geliştirmeye çok vakitleri kalmadı, sanmıyorum ama. Uçağı modellerken dikkate alacağınız bir farklılık olacak mı?

 

[Özgür Evren Varol]

Gözümden kaçmasına ve geç görmeme çok sinirlendim. Ama harika bir konu paylaşımı olmuş, bir solukta okudum. Elinize sağlık...
Bir şey takıldı aklıma sormak isterim. Stigler'in kullandığı uçağın standart Me-262'lerden farklı bir yanı-özelliği var mı? Gerçi Almanların uçağı geliştirmeye çok vakitleri kalmadı, sanmıyorum ama. Uçağı modellerken dikkate alacağınız bir farklılık olacak mı?

Teşekkür ederim

Stigler’in kullandığı uçağın boyama ve “kod” dışında belirgin bir farklı özelliği yok. Zaten sizin de bahsettiğiniz gibi Me-262 ler ile deneysel farklı silah kombinasyonları yapacak vakitleri de olmadı. Standart olarak avcı versiyonların hepsi burunda 4 adet 30 mmlik top ile donatılmışlardı. Sonradan, epey bir geç vakitte 24 adet roket taşıyabilecek hale geldiler ki bu bombardıman uçaklarına karşı müthiş bir avantaj vermişti onlara ama “too little, too late” (çok az sayıda, çok geç) olduğu için sonuca hiçbir etkisi olmadı.
Silahlara ilave olarak kalkışa yardım roketler kullanıldı, ve ihtiyaca göre ilave yakıt tankları eklenebiliyordu, ama bunlar hep standart özelliklerdi, yani herhangi bir uçakta olabilecek, eklenebilecek özellikler.

Belki, sadece tahmin yürütüyorum, Stigler’in uçağının diğer uçaklara nazaran en büyük farkı motorlarında olabilir. Me-262 motorları Almanların o dönemde yaşadıkları hammadde sıkıntıları nedeniyle epey kısa ömürlüydüler (10-20 saat civarı) ve bu ömür kullanım şekliyle de çok alakalıydı. Stigler aynı zamanda hayli tecrübeli bir eğitmen pilottu, ve diğer pilotlara motorların uzun ömürlü olması için nelere dikkat etmeleri gerektiğini de anlatıyordu. Tahminim, tecrübesi ve bilinciyle motorlara en iyi davranan haliyle de en uzun ömürlü ve güvenilir motorlara sahip olan pilotlardan birisi de kendisiydi, belki de uçağını başka pilotlara vermemesinin altında da bu gerekçe vardı.

Uçağın rengi konusunda bir belirsizlik var, daha doğrusu kafa karıştırıcı şeyler var. Öncelikle şunu söylemek lazım, bu uçak (beyaz 3) uzunca bir süre Galland’ın uçağı olarak düşünülmüş. Hatta piyasada bulunan pek çok plastik maket çıkartma setinde de bu uçak Galland’ın uçağı olarak verilmiş. Benim elimde de 2000li yılların başlarında aldığım ve “Galland’ın Tayyareleri” isimli çıkartma setinde bolca 109’a ilave olarak da bir Me-262 için çıkartma bulunuyor ve o da “beyaz 3” bu kargaşanın nedeni zamanında Galland’ın bu uçağın önünde dururken çekilmiş fotoğrafının yayınlanması. Stigler anılarında bu fotoğrafla birlikte bu uçağın Gallandla anıldığını ve buna Gallandla birlikte güldüklerini de anlatıyor. Sonradan uçağın gerçek durumu yavaş yavaş “efsanenin” yerini almış. Ama sorun şu ki, eski kaynaklarda, uçağı Galland’ın uçağı gibi gösteren kaynaklarda, bu uçağın üst yüzeyleri standart iki ton yeşil (RLM 81-82) ile yone standart olan “splinter” kamuflajı üzerine gövde yanlarındaki beneklerle gösterilmekte. Öte yandan daha yeni olan ve Stigler’in uçağı olarak tanımlayan kaynaklarda ise boyama gri tonları olarak gösteriliyor. Bunun dayanağı da Stigler uçağı apar topar fabrikadan teslim aldığında henüz nihai boyamanın yapılmamış olması...
Bir ihtimal her ikisi de doğru olabilir, gri profiller uçağın teslim alındığı ve filoya ilk geldiği zamanlar, iki ton yeşil profiller ise uçak filo teknisyenleri tarafından boyandıktan sonraki zamanları gösteriyor olabilir. Unutmamak lazım ki JV44’ün aktif olduğu bu zamanlar 45 yılının baharı, filo için en büyük tehdit uçaklar yerdeyken gelebilecek hava saldırıları, bu nedenle uçakların kamuflajlarının o coğrafyaya uygun olan iki ton yeşil olması akla yatkın geliyor. JV-44 ün bir parçası olan ve jetleri iniş ve kalkışlar sırasında koruyan Fw-190D uçaklarının kamuflajlarının da aynı iki ton yeşil (81-82) olduğunu unutmamak lazım.

Her durumda bu konu son kararı vermeden önce biraz daha araştırma yapmam gereken, hem Galland’ın hem de Stigler’in kitaplarını tekrar gözden geçirip, satır aralarında detaylar yakalamaya çalışmam gerekecek bir konu. Sonrasında yeşil mi yoksa gri mi diye bir karar verebilirim

Her ikisi için de bir örnek olması açısından:

Aşağıdaki bağlantıda Stigler’in kullandığı üç uçağın maketi paylaşılmış, jet yeşil kamuflajlı olarak görülmekte:

Bu LİNKİ görmek için izniniz yok. Giriş yap veya üye ol

Gri renk şeması da şu profilde görülmekte:

Bu RESMİ görmek için izniniz yok. Giriş yap veya üye ol

 

[Levent Suberk]

Az sayıda siyah beyaz fotoğrafta RLM 81/82 şeklinde koyu tonlarda görünüyor. Gri renk genelde gece avcı uçakları tarafından kullanılıyordu.

Bu RESMİ görmek için izniniz yok. Giriş yap veya üye ol